Ne Amaçlamışlar?
Sporda göreceli enerji eksikliği (RED-S), temel olarak düşük enerji kullanılabilirliğinden (DEK) kaynaklanan bir sendromdur. Bugüne kadar DEK araştırmaları öncelikle kadınlara odaklanmıştır. Ancak erkek sporcuların da DEK’den etkilenebileceği konusunda artan bir farkındalık vardır. Erkek sporcular, düzensiz yeme davranışları, düşük cinsiyet hormonu konsantrasyonları (örneğin testosteron, kortizol) ve düşük kemik mineral yoğunluğuna yol açan zayıf kemik sağlığı dahil olmak üzere, kadın sporcu üçlemesine benzer olumsuz sağlık sonuçları açısından risk altındadır.
Kadın sporculara benzer şekilde, dayanıklılık branşlarında, siklet sporlarında ve zayıflığın performans avantajı olarak kabul edildiği sporlarda (örneğin kürek çekme, koşma, bisiklete binme) yer alan erkek sporcular için riskler en fazladır. Bisiklet sporunun yüksek enerji talepleri ve düşük yağ yüzdesinin bir performans avantajı olduğuna dair yaygın bir algı olması sebebiyle doğası gereği DEK için önemli bir risk faktörüdür: Bu derlemede, RED-S’nin bileşenlerini belgeleyen bisiklete özgü çalışmalarını tartışma amaçlanmış.
Nasıl Yapmışlar?
Bu derleme, hakemli araştırma dergilerinde yayınlanmış makalelerini harmanlamak için Pubmed, Scopus, Web of Science, ProQuest ve Google Scholar veritabanlarını kullanmış. Atlet, bisiklet sürme, bisikletçiler, enerji kullanılabilirliği, enerji yetersizliği, egzersiz, egzersiz harcaması, enerji alımı, enerji kısıtlaması, düşük enerji kullanılabilirliği, erkek, erkek, sporda göreceli enerji yetersizliği anahtar kelimeleri ve kombinasyonları taranmış.
Ne Bulmuşlar?
Enerji Ölçümleri: Enerji Kullanılabilirliği, Enerji Alımı ve Enerji Harcaması
Antrenman veya yarış sırasında rekabetçi bisikletçilerde gözlemlenen enerji kullanılabilirliği (EK) değerleri, triatlet, bisiklet ve uzun mesafe koşucularında gözlemlenen ortalama EK değerlerinden daha düşük bulunmuş. Ayrıca, bisikletçilerin EK değerleri, DEK sınıflandırması eşiğinin oldukça altındaymış (<30 kcal. kg/yağsız kütle/gün). Erkek bisikletçilerin, kamplar ve yarışların yanı sıra sezon boyunca büyük enerji açıkları yaşadıkları tespit edilmiş. Bisikletçilerin dinlenme günlerinde ve etap yarışlarındaki dinlenme günlerinde pozitif enerji dengesi gözlemlenmiş. Ancak dinlenme günlerinde enerji dengesindeki artış, antrenman veya etap yarışlarında yaşanan enerji açıklarını kapatacak düzeyde değilmiş.
Vücut kütlesine göre hesaplanan enerji alımı (EA), diğer çalışmalara kıyasla ultra dayanıklılık bisikletçilerinde oldukça yüksek bulunmuş ve bu durumun büyük olasılıkla müsabaka süresinin uzunluğu ile alakalı olduğu düşünülüyor. Çalışmalarda bildirilen yüksek EA değerlerine rağmen, EA’nın tahmini hesaplanan enerji harcaması miktarını karşılamada yetersiz olduğundan düşük EK değerleri rapor edilmiştir.
Bisikletçilerde gözlenen enerji açıkları, yaygın diyet uygulamaları ile açıklanabilir. Sporcuların yarış öncesi hazırlık kamplarında istemli olarak kilo vermeyi hedeflediği düşünülmekle birlikte, aç antrenman yapma stratejisi de serbest yağ asidi kullanımını artırması sebebiyle sporcular tarafından uygulanan diğer bir beslenme stratejisidir. Bunların yanı sıra, aç antrenman sonrası telafi edilmeyen enerji alımının günlük negatif enerji dengesine sebep olduğu bildirilmiş. Bu nedenle istenmeyen enerji eksikliğini önlemek için dikkatli izleme önemlidir.
Kemik Sağlığı
Kemik sağlığını ölçen çalışmalarda, bisikletçilerin kalça kemiğine kıyasla lomber omurgada daha düşük kemik mineral yoğunluğu (KMY) değerleri gözlemlenmiş. Bisikletçilerin %40 ile %44’ünün lomber omurgasında düşük KMY (Z-skoru < -1) görülmüş. İki çalışma, erkek bisikletçilerde EK ve KMY arasındaki ilişkiyi inceleyerek, düşük lomber omurga KMY ile ilişkili en önemli faktörün DEK olduğunu göstermiş. Ayrıca, Keay ve arkadaşları, DEK durumundaki bisikletçilerden ağırlık içeren sporlara katılma öyküsü olmayanlarda daha düşük KMY gözlemleyerek, omurga KMY üzerindeki osteojenik kuvvetlerin olumlu faydasını doğruladı.
Altı aylık süre ile beslenme tavsiyesi alarak enerji alımını artıran ve iskelet kasına yük uygulayan egzersiz yapıldıktan sonra bisikletçilerin KMY’sinde bir iyileşme (sırasıyla %2.2 ve %1.4) gözlenmiş. Tersi olarak, EK’yi ve kemiğe uygulanan yükü azaltan bisikletçilerde KMY’nin azaldığı (sırasıyla %2.3 ve %2.5) görülmüş. EK ve kemik sağlığını ele alan az sayıdaki bisiklete özgü çalışmalardan, DEK’nin KMY’yi bozduğu önermesi çıkarılabilir. Bununla birlikte, kemik sağlığını bozan EK eşiği hala belirsizdir.
Metabolik ve Hormonal Bozukluklar
Rekabetçi erkek yol bisikletçilerinde yapılan kesitsel çalışmalarda, değerler referans aralığının alt ucunda olmasına rağmen, ortalama normal testosteron ve T3 seviyeleri gösterilmiş. Bir bisiklet turu sırasında yapılan çalışmada, etap yarışları sırasında çok düşük (EK<10) EK’ye sahip bisikletçilerin yarış sonrası testosteron seviyeleri yarış öncesine göre %14 düşük bulunmuş. Yol bisikletçilerinde yapılan başka bir çalışmada, sporcuların EK değerlerinin yüksek olmasına bağlı olarak testosteron seviyelerinde düşüş görülmemiş. IGF-1 hücre çoğalmasını destekleyen bir hormondur, dolayısıyla çalışmalarda erkek bisikletçilerinin artan enerji açıkları ile IGF-1 değerlerinde daha büyük bir azalma sergilediği hem etap yarışlarında hem de ultra dayanıklılık bisikletçilerinde gösterilmiş.
Kortizol endokrin stresin nörobiyolojik bir belirtecidir ve düşük testosteron ile ilişkilidir. Enerji açığında daha fazla zaman harcayan erkek dayanıklılık sporcularında gösterildiği gibi yükselmiş bazal kortizol genellikle dolaşımdaki testosteronun azalması ile ilişkilidir.
Düşük Enerji Mevcudiyeti ve Performans
Yukarıda bahsedilen bulgulardan, DEK’nin spor performansını etkileyeceği düşünülebilir. Mevcut kanıtlar, DEK durumundaki erkek bisikletçilerin anaerobik ve aerobik güç çıkışında azalmalar olduğunu göstermiş. Woods ve arkadaşlarının çalışmasından, erkek bisikletçilerde görülen istemsiz DEK durumunun, antrenman yükündeki anlamlı artış ile enerji alımının arttırılmamasından kaynaklandığı ileri sürülmüştür.
Düşük enerji kullanılabilirliğine düşük dinlenme metabolik hızının da eşlik ettiği de öne sürülmektedir. Keay ve arkadaşları, kronik DEK durumundaki ve düşük güç/kilo oranına sahip erkek bisikletçilerin yüksek antrenman şiddetlerine rağmen düşük fonksiyonel eşik gücüne sahip olduklarını gözlemlemiş. Aksine, beslenme tavsiyeleri aldıktan ve iskelete yük uygulayan egzersizlerden sonra enerji kullanılabilirliğini arttırmış ve performanslarında iyileşme gözlenmiş.
Sosyo-psikolojik Sorunlar: Spordaki Baskılar, Beden İmajı ve Ruh Hali
Hafif bir vücut kütlesinin performans için avantajlı olduğu düşünülmesi, profesyonel bisiklet sporcularında yeme davranışlarındaki değişimler için büyük bir risk faktörü oluşturur. Antrene erkek bisikletçilerin kilo takıntısına sahip oldukları ve tüm sporcuların vücut ağırlıklarını azaltmak istediklerini belirttikleri, çoğunluğunun (%77’sinin) vücut ağırlığını düşürmeye çalıştığı ileri sürülmektedir.
Benzer olarak erkek bisikletçilerin, 17 kontrol bireyi ile karşılaştırıldığında vücut fiziği ve vücut ağırlığı bakımından memnuniyetsiz oldukları bildirilmiştir. Erkek bisikletçilerin Yeme Tutumları Testi (EAT-26) sonuçları, depresyonla ilişkili bulunmuş ve bulimia puanları bunun anlamlı bir göstergesi olarak belirtilmiş. Bu bulgular, sağlıksız yeme davranışları geliştirme riski taşıyan erkek sporcuları belirlemek için duygu düzenlemesi üzerinde çalışılmasının gerektiğini göstermektedir.
Araştırmalarda erkek sporculara daha az ilgi gösterilmesine rağmen ortaya çıkan kanıtlar, erkek sporcuların yaşadığı baskıları ve bunun beden imajını ve yeme alışkanlıklarını nasıl etkileyebileceğini vurgulamaktadır. Bu da, doğrudan veya dolaylı olarak antrenman ve müsabaka için mevcut enerji miktarını etkileyerek performansı etkileyebilecek bir DEK durumu yaratabilir. Gelecekteki araştırmalar, bir sporcunun DEK’ye yönelik risklerine ve deneyimlerine katkıda bulunan sosyo-psikolojik sorunları daha iyi anlamak için nitel yöntemleri içermeyi amaçlamalıdır.
Sonuçlar
Bisiklete binme, yüksek enerji talepleri içeren düşük darbeli bir spordur ve bu nedenle DEK için büyük bir risktir. Bu inceleme, erkek bisikletçilerin antrenman, etap yarışları ve ultra dayanıklılık yarışmalarında enerji açıkları ve DEK yaşadıklarını belirlemiştir. Bu da düşük kemik mineral yoğunluğu geliştirme riskini artırır. Rekabetçi erkek bisikletçilerdeki metabolik ve hormonal değişiklikler, endokrin sistemin çok yönlü bir aşağı regülasyonunu göstermektedir. Sosyo-psikolojik katkılar, yeme davranışlarını etkileyebilir, bu nedenle rekabetçi erkek bisikletçilerde düşük enerji kullanılabilirliği geliştirme riskini artırır.
İlerleyen zamanda karma yöntem yaklaşımlarını kullanarak yapılacak araştırmalar, DEK’nin erkek bisikletçiler üzerindeki risklerinin ve etkilerinin çok boyutlu anlaşılmasını sağlayacak hem de olumsuz etkilerin iyileştirilmesi için eğitim ve kılavuzların geliştirilmesine katkıda bulunacaktır.